Duyguları Bastırmanın Zararları - Duygularınızı Serbest Bırakın

Birçoğumuz duygularımızı çeşitli nedenlerle bastırırız. Çocukluğumuzda hissettiğimiz güçlü duyguları ifade etmekte güvende hissetmemiş olabiliriz veya gelen duyguları bastırmayı ebeveynlerimizden öğrenmiş olabiliriz. Bazı insanlar olumsuz duyguları ifade etmenin uygun olmadığını veya kabul edilemez olduğunu düşünür. Bazıları ise bizi zayıf gösterdiğini düşünür. Bazen duygularımızı ifade etmiyoruz çünkü başkalarının anlayamayacağından korkuyoruz. Ancak, duyguları serbest bırakmak, sağlığımız ve zihinsel sağlığımız için hayati öneme sahiptir.

İşte duygularımızı bastırmanın bize zarar verebileceği yedi durum:

1. Duyguları bastırmak strese neden olabilir


Duyguları bastırdığınızda, ortadan kaybolmazlar. Aslında, kan basıncında bir artışa neden olarak ve sizi strese sokar ve bu da vücudunuz üzerinde daha ciddi etkilere neden olabilir. Duyguları başarılı bir şekilde bastırdığımızı düşünmemize rağmen, bedenimiz ve sinir sistemimiz farklı şekilde davranır ve zamanla bedenimize ve huzurumuza büyük zarar verebilir.

2. Duyguların bastırılması kötü uyku düzenlerine neden olabilir


Duyguları bastırmak, yalnızca bilinçli olduğunuzda işe yarar. Uyurken, duygularınız üzerinde daha az kontrol sahibisiniz. Bastırılmış duygular, kötü rüyalar veya iyi uyumanızı engelleyen bir endişe hissi olarak ortaya çıkabilirler. Kötü uyku, vücut ve ruh sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir.

3. Duyguların bastırılması zihinsel yorgunluğa neden olabilir


Duyguları bastırmaya çalışmak çok fazla çaba ister. Olumsuz duyguların ortaya çıkması konusunda kendimizi sürekli kontrol altına almaya çalışmak, bizi tüketir. Sadece duyguları uzak tutmak için bile büyük miktarda enerji kullanıyoruz ve psikolojik bir savaş veriyoruz.

4. Duyguların bastırılması hafıza sorunlarına neden olabilir


Olumsuz bir duyguyu bastırırken, sadece olayı değil, zaman dilimini ve onu saran olayları hatırlamakta da zorluk çekersiniz. Bu, anılarımızda endişe verici boşluklara neden olabilir.

5. Duyguların bastırılması ilişkilere zarar verebilir


Duygularını bastıranlar, duygularını kolaylıkla ifade edenlere göre daha fazla problem yaşamakta. İyi ilişkiler kuramadığımız zaman, bunun sağlığımız ve zihinsel sağlığımız üzerinde olumsuz bir etkisi olur.

6. Duyguların bastırılması temporal lobunuza zarar verebilir


Temporal lob, ruh hali istikrarı ile ilişkilidir ve beynin bir parçasıdır. Duyguları bastırıyorsanız, temporal lobun çalışmasına müdahale ediyorsunuzdur. Bu durum zamanla temporal lob fonksiyonunda bir azalmaya neden olabilir ve ruh halinizi sabit tutmakta zorluk çekebilir.

7. Duygularınızı bastırmak ciddi akıl hastalığına neden olabilir.


Duyguları bastırmak beynin düzgün ve verimli çalışmasını engeller. Beynin, durumları nesnel olarak görme yeteneği bozulabilir ve bu da anksiyete ve depresyon ve bazen de madde bağımlılığı gibi zihinsel sağlık sorunlarına yol açabilir.

Duygular sağlıklı bir şekilde nasıl serbest bırakılır?


Duyguları bastırmanın bizim için kötü olduğunu bilerek, duygularımızı serbest bırakmanın sağlıklı yollarını bulmalıyız. Saldırganlık, somurtkanlık veya başkalarını suçlamak yardımcı olmaz.

Olumsuz duyguları çeşitli şekillerde daha sağlıklı bir şekilde serbest bırakabiliriz. Öncelikle, duygularımızdan daha fazla haberdar olmaya çalışmamız gerekiyor. Bu sadece nasıl hissettiğimizi düşünerek yalnız zaman geçirmeyi içerebilir. Genelde kendimizi televizyonla, sosyal medya ile, hatta aşırı yeme ve alkol ile dikkatimizi dağıtarak olumsuz duygulardan arındırmaya çalışırız. Fakat bunların pek etkili yöntemler oldukları söylenemez.

Bir arkadaş veya danışmanla duygularımız hakkında konuşmak, duygularımızı doğal yollardan serbest bırakmamıza yardımcı olabilir. Ayrıca nasıl hissettiğimizi yazarak kendimizi ifade edebilir veya diğer ifade etme yöntemlerini de(görsel sanatlar, müzik veya tiyatro) kullanabiliriz.

Meditasyon ve fiziksel egzersiz de yardımcı olabilecek etkili yöntemlerdendir.

Kendiniz için neyin işe yaradığını görmek için duygularınızı serbest bırakmanın birkaç farklı yolunu deneyin.

Yazan: Mert TATLI